23 Şubat 2010 Salı

SIRADA NECDET SEZER Mİ VAR?

Tam kendime geldiğimi düşündüğüm bir anda, kanallar zil çalarak geçti: Emekli Orgeneral Fırtına, Emekli Orgeneral Özden Örnek gözaltına alındı... On albay gözaltında. Muvazzaf subaylar ve emeklilerle birlikte 60 subay gözaltına alındı.
Çetin Doğan’ın evinde arama var...
Tam bu sıralarda ben de Mozart ile ilgili bir yazı yazmayı düşünüyordum.
Doğan Yurdakul’u aradım: “Nedir bunlar ağabey,” diye.
Doğan ağabey; izliyoruz Mümtaz, ama sanıyorum bu Erzincan savcılığında çarşafa dolaşan hükümetin bir intikam projesi…
ANKA ajansına gittim. 
Bir şekilde orada çalışıyorum sayılır. Bilgisayarımı kurdum Tahsin İncircigeldi. Kerbela oyununun müziklerini yazan şahıs.
Üç saat kadar onunla oyunu yeniden yapılandırmayı konuştuk.
Tahsin Bey çıktı, ben de Mozart ile ilgili yazı yazmaya kalkıştım ki telefon çaldı.
Arayan çok eskilerden tanıdığım, Ünal İnanç ile de çalışmış bir polis adliye muhabiriydi.
“Şu anda Gölbaşı’nda Necdet Sezer’in evi etrafında bir yığın polis var, bir baksan iyi olur,” dedi.
“Aytaç Yalman’ı da içeri alacaklar, ama asıl bomba Necdet Sezer...”Oğlumun bir arkadaşını aradım, “Acele bana gel, Gölbaşına gideceğiz”diye.
O da geldi.
Telefonum da bozuktu bu arada... Arayanlar bana ulaşamıyor, ben aradığımda da onlara ulaşamıyordum.
Uzun aramalardan sonra eve gelip de normal telefona ulaşınca, Doğan ağabeyi aradım, sonra Barış Pehlivan’ı...
“Necdet Sezer’in evini bulduk, ama ne kapıda polis vardı, ne kalabalık ne de evde bir ışık., dedim.
Sözüne güvendiğim arkadaşımı aradım. “Gölbaşına gittim, ama senin söylediğin kalabalığı orada bulamadım.”
“Öğlen sularında ben oradaydım Mümtaz. Bir yığın polis de evi kuşatmıştı,” 
dedi.
Mozart yazısı yazacaktım, Tahsin İncirci’nin Kerbela eserine yeni bir libretto yazacaktım, aklımda bir yığın yazı konusu vardı. Benim yerime Ercan adlı yorumcunun “Gothe ile Beethoven bir kez Teplitz’de karşılaşmışlardır, üstelik Beethoven, Goethe’nin Egmont adlı serine bir senfoni yazmıştır, kafanızdan hikayeler uydurmayın diyen arkadaşa, bir başka yorumcunun Beethoven’in kitabından İngilizce metni yazdığını gördüm.
Sonra haksız bir eleştiri bu diyerek, Barış Pehlivan’a bir açıklama gönderdim
Tabii ki onlar, bir gazeteci sorumluluğu ile benim yorum yazanlara verdiğim yanıtı yayımlamadılar.
Tam da o sırada Mozart ile ilgili bir yazı aklıma düşmüştü. Tam da o sırada Doğan Yurdakul ile telefonda görüşmüştüm.
Tabii ki Mozart ile ilgili yazımı yazacağım, tabii ki Felix Mendelshon’un bir kasabın aldığı ete sardığı kağıtta Bach’ın kayıp diye bilinen "Passion"larını bulduğunu yazacağım, tabii ki Aleksander Dumas Pere’in Goethe ile kavgasını yazacağım, tabii ki Yaşar Kemal’in bütün bu yaşanlara karşın, Tayip Erdoğan’ın yazarları çağırdığı toplantıya katılacağını yazacağım..
Görevim yazmak çünkü.

A. Mümtaz İdil
Odatv.com

23.02.2010 11:14

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.