21 Nisan 2010 Çarşamba

GAZETECİLER BU SORULARI NEDEN SORAMAZ?

Abdullah Dörtlemez hem yakın dostum hem de “ağabey” dediğim güvendiğim bir hukukçu. Zamanında bana amirlik de yaptı Kültür Bakanlığı’nda müsteşar yardımcılığı görevi yaparken.
Arada bir ilginç bulduğu iletileri gönderiyor ve ben de hoşuma gittiği zaman bunları kullanıyorum.
Bu sabah yine mail kutumda ondan gelen bir ileti vardı. Açtım, karşıma bir anekdot çıktı. Hoşuma gitti, ama ufak da bir değişiklik yapmam gerektiğini düşündüm:

İki arkadaş hararetle sigara içerken Kuran okunup okunmayacağı üzerine tartışıyorlarmış. Tartışma uzayıp da bir sonuca varamayınca, bir “ulema”ya danışmaya karar vermişler. Ulemanın yanına gidip, sırayla akıllarındaki soruyu sormuşlar:
Birincisi, “Sayın büyüğüm, Kuran okurken canım sigara da içmek istiyor. İçmemde bir sakınca var mı sizce,” diye sormuş.
Ulema, “Oğlum,” demiş, “Kuran okurken yalnızca Allah ile ilgilenmen lazım. O sırada ise dikkatinin dağılmaması gerek. Bu yüzden Kuran okurken sigara içmemelisin.
İkincisi almış sözü: “Sayın büyüğüm,” diye girmiş o da söze, “Bazen canım sigara içerken, Kuran da okumak istiyor. Sizce sigara içerken Kuran okumamda bir sakınca var mı?
Uluma elini çenesine götürüp bir an düşündükten sonra, “Oğlum,” diye başlamış yine söze. “Her nerede ve ne koşulda olursan ol, Kuran okuma isteği içinden geldiyse elbette okuyabilirsin.

Buradan kısadan hisse çıkarmak elbette kolay.
Ama ben sözü daha çok “çanak soru üstadı” gazetecilere getireceğim doğal olarak. Değil mi ki, soru sordukları genellikle “ulema” sınıfına giriyor.
TRT muhabirinin Bulgar Başbakanı ile ortak basın toplantısı yaparken Erdoğan yerine Bulgar Başbakanı’na sorduğu sorular bu anekdotun yanından bile geçmez kuşkusuz. Bu tür sorularla ilgili henüz bir anekdot da yaratılmamıştır herhalde.
Ama, yine Başbakan Erdoğan veya yardımcısı Bülent Arınç’a soru yönelten gazeteci taifesinin sorduğu sorular, kendilerinin bile rahatlıkla yanıt verebileceği sorular ve bizler de bunu dinlemek zorunda kalıyoruz çoğunlukla.
Deniz Feneri e.V sorulmaz, “Ümraniye” soruşturması sorulmaz, işsizlik sorulmaz, Çalık grubuna verilen krediler ve geri dönüşleri sorulmaz, “açılım” sorulur da, nereye kadar açılındığı sorulmaz, Anayasa değişikliği sorulur da, HSYK’da neden ille müsteşarın olduğu sorulmaz, seçim sistemi, YSK’nın yapısı, TİB’e yapılan atama, kadrolaşma, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın eleman alıp diğer kuruluşlara yerleştirmesi, Anayasa değişikliği ile varılmak istenen nokta, Türkiye’deki tarımın durumu, bütçe açığı, işsizlik, şehir içi ulaşımın bir dolardan fazla olması... Sorulmaz.
Yukarıdaki anekdotta olduğu gibi, birinci sigara içici gibi soru sorarsanız eğer, alacağınız yanıt bellidir. İkinci soru soran gibi sormak ise hem zeka gerektirir hem de “yürek”.

Kimseye aptal demek doğru değil, ama aptal yerine konmuş olmak da hoş değil. Yani karşınızdaki insanlar, “gazeteci” kimliği altında sürekli sizi ekranlara mahkum edip “al gülüm-ver gülüm” oyunu oynayıp sizi aptal yerine koyacaklar, siz ise karşınızdakine “beni aptal mı sanıyorsunuz,” deme şansı bulamayacaksınız.
Bir yığın kanal haberlerine, “Türkiye değişim geçiriyor,” diye başlıyor.
Doğru da, nasıl bir değişim geçirdiğimizi anlatmaya yanaşmıyorlar.
Bu kez baktılar ki, İzlanda’daki volkanik bulut Türkiye’ye ulaşmaya, ulaşsa da zarar vermeye pek niyetli değil, gelsin “başkanlık” sistemi tartışması.
Çok derdineydi milletin sanki başkanlık sistemi. Sanki farklı biçimde mi yönetiliyoruz şu anda?
Geçelim efendiler, bir değişim falan olduğu yok. Var olan plan uygulanıyor ve bunu hepimiz de biliyoruz.
Sanmayın ki, Utah’taki büyük ulema öldü.
Yaratılmak istenen kocaman bir kaos.
Hadi bizden sakladınız ölümü, ABD’den de mi saklayacaksınız.
Kayseri’nin ücra bir kasabasında değil ki bu adam.
Washington Post da “maliyenin” tepesine binip de istediği haberi yayımlatabileceği gazete değil.
Sorgulamayı, iki darbe üst üste yemiş bizim kuşak bile öğrenemedikten sonra...
Kim çıkıp da soru sormayı becerebilecek? Gazetesinden atılmak bahasına?

Mümtaz İdil
Odatv.com
21.04.2010 00:31

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.