5 Temmuz 2013 Cuma

Erdoğan'ın çapı yetmedi

Durum biraz tuhaflaştı.
Başbakan Erdoğan Mursi’yi“kardeş” ilan ettiğinden bir ay sonra, Mursi tutuklandı.
Aslında Başbakan’ın Mursi’nin gelişine baktığı bile yoktu. Tahrir Meydanı’nda insanlar Hüsnü Mübarek rejimini allak bullak ederken, Mursi ellerini oğuşturup, devlet başkanlığı için koltuğa kalçalarını hazırlıyordu.
Oturdu da. Arkasında koskocaman ABD vardı. Müslüman Kardeşler gibi dünyanın en vahşi örgütlerinden biri de Mursi’yi destekliyordu. Bizimkiler de Müslüman Kardeşler’i destekliyordu, zira Müslüman Kardeşler Suriye’de muhalefeti destekliyor, böylelikle Erdoğan ile aynı görüşte çakışıyorlardı.
Ama hiç ummadığı anda Mursi’ye itirazlar yükselmeye başladı. Önce Hizbullah ayağa kalktı. Bizden Bekir Bozdağ, “Hizbul Şeytan” diyerek onları bir kenara itti. Çünkü, ne olursa olsun Mursi devlet başkanı olarak kalacaktı ve o bir “kanka”ydı.
Sonra Tahrir’de insanlar toplanmaya başladı. Türkiye buna çok fazla yüz vermedi. Sonuçta bu insanlar Taksim’e toplanan “marjinal” insanlardı ve yaptırımları yoktu.
İstekleri daha fazla özgürlük, daha rahat bir yaşam, daha demokratik bir ülkeydi.
Erdoğan’a göre, “bize ne”ydi.
SİYASAL İSLAMIN SONU
Batı ise sürekli feryat ediyordu bu sıralarda: “Siyasi İslam bitmiştir,” diye.
İşte bu noktada AKP ve başındaki Erdoğan kuşkuya düştü. Siyasi İslam’ın bitmesi söz konusu bile olamazdı. Kendisine verilen görev siyasi İslam’ın en “demokratik” biçimde uygulanmasıydı. Ülkenin en “aydınları”, en “gazetecileri” bile kendisini destekliyor, ayakta alkışlıyordu. Demokrasi, çoğunluğun azınlığa hükmetmesiydi ve bunu da harfiyen uyguluyordu. Siyasi İslam iktidarının özsuyuydu ve gücünü oradan alıyordu. Siyasi İslam bitmiş olamazdı.
Erdoğan ise dehşet içinde kalmıştı.
ABD ziyaretinden sonra, Suriye Devlet Başkanı Esad’a da laf etmez oldu. Siyasi İslam’a kafa tutan ve hiçbir Arap ülkesine benzemeyen Esad rejimi bir tehlike olarak orada dururken, ABD “bir tek Amerikan askerinin bile çizmesinin izi olmayacak Suriye’de” diye kestirip atmıştı.
Sustu ve bekledi. Mursi’nin devrileceğini hiç ummuyordu. Ne zaman ki Tahrir meydanında yeniden insanlar toplanmaya başladı, Egemen Bağış adındaki bakanı kelamını söyledi: “Mursi’nin dik duruşuna saygılıyız.”
ERDOĞAN’IN ÇAPI YETMEDİ
Önceki gün sabahtı.
Akşamında Mursi devrilmişti bile.
Bir yığın aklı başında olan insan durumun bir darbe mi, devrim mi olduğunu tartışırken, yandaşlar hemen saldırmaya başladı: “Bu demokrasiye vurlan bir kılıçtır. Mursi yüzde yetmiş oyla iktidar oldu, seçim sonunda hükümete geldi. Halkın seçimine saygı duymak gerek.”
Peki Tahrir’de toplanan kimdi? Halk değil mi? İtiraz nereden gelmişti?
Türkiye direndi. Davudoğlu adındaki Dışişleri Bakanımız, mekik görüşmelere başladı, ama kimsenin de ona yüz verdiği yoktu.
Sıkıntı ise siyasi İslam’ın uygulanması üzerineydi. Başbakan Erdoğan bunu yapmaya çalışıyordu. ABD ise, “siyasi İslam” diye bir şeyin olamayacağını açıklamak zorunda kaldı.
Niye?
Her şeyden önce İran gibi bir başbelası vardı ABD’nin başında. Ardından Suriye çıktı. Ortadoğu’da irtifa kaybetmeye başlayan ABD, Türkiye’nin bir arabulucu, uzlaştırıcı ve siyasal İslam’ı destekleyici bir rol oynayabileceğini düşündü.
Ama yapamadı. Erdoğan’ın çapı yetmedi.
Bu arada siyasi İslam da bitiverdi.
DARISI BİZİM BAŞIMIZA
Mısır’da gerçekleşen bir askeri darbe değildi. Muhalefet de bunu anlayamadı. Asker adı geçen her yerde “darbe” olduğundan yola çıkarak, Mursi’nin devrilmesini “demokrasiye vurulan bir darbe” olarak görüp, kınadı.
Her zamanki yanlışını yineledi muhalefet.
Zaten bir darbe sonucu iktidara gelen Müslüman Kardeşler ve onun seçtiği Mursi yönetimden yine bir askeri harekat sonucu uzaklaştırıldı. Bu, Tahrir’de toplanan milyonların ikinci isteğiydi, askerler de yardım etti.
Bunu kınamak CHP’ye düşmemeliydi, ama kınadılar.
Erdoğan’ın Müslüman Kardeşler desteğini yitirdiğini gördükleri halde kınadılar.
Oysa söylemeleri gereken şuydu: “Mısır doğru yolda, darısı bizim başımıza.”
Söylemediler.

Mümtaz İdil

Odatv.com


05.07.2013 12:19

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.