26 Mart 2009 Perşembe

BAŞBAKAN ERDOĞAN 1.5 MİLYONU KIZDIRDI 20 MİLYONU KAZANDI

Şubat ayı sonu verilerine göre kredi kartındaki son durum şu:
Dağıtılan kredi kartı sayısı 43 milyon 390 bin.
Kullanıcı sayısı 22 milyondan biraz fazla.
Takipte olan ve kara listeye giren kredi kartı mağduru ise 1 milyon 564 bin.

Ne demişti kendisini “zencilerin” başı olarak gören Başbakan:
“Kredi kartı borçlularını dürüst bulmuyorum.”
Ortalık ayağa kalktı güya, değil mi?
Ama satrançtaki “siyahın,” yani kendisine “zenci” diyenin hamlesine bakar mısınız? Bir anda 1 milyon 500 küsur bin vatandaşı “dürüst olmamakla” suçlarken, aynı anda 20 milyondan fazla insanı da yanına çekmeyi başardı.
Kredi kartı mağduru olan bir milyon beş yüz bin kişi küserken, 20 milyondan fazla insan da “enayi” yerine konmadığı için alkışladı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), seçimlerde oy kullanabilmek için nüfus cüzdanlarında vatandaşlık numarasının yazılı olmasını şart koşunca, önce AKP itiraz için koştu.
6 milyon fazla seçmenin nereden geldiğini sormayan AKP, yalancıktan da olsa TÜİK’in bazı uygulamalarını eleştirir gibi göründü.
TÜİK’i iktidara yandaş gibi görenler, seçmen sandıklarının başında “türbanlı”ların görev alamayacağını açıklar açıklamaz, Başbakan’ın eline koz verilmiş oldu. O da hamlesini en iyi şekilde kullandı. Bol bol TUİK’e çattı. Üstelik de haklı bir sataşmaydı.
Bir çok insanın aklına da şu düştü doğal olarak: Demek TÜİK hiç de sandığımız gibi iktidardan yana tavır göstermiyor.
Yine sert bir Siyah hamlesi…

Beyaz Türkler ise savunma yapmaya gerek bile görmeden saldırıyı hedeflediğinden, sert ve kurnaz hamleler karşısında aciz kaldı. Ne karşı tarafın taktiğine uyarak onun savunmasını dağıtabildi, ne de geriye dönüp kendi şahının çıplak olduğunu görebildi.

Thomas Samuel Kuhn, bir tartışmayı kazanmak isteyenin, karşısındakini kendi bulutuna çekmesiyle başarı kazanabileceğini söyler. Melih Gökçek’in sıklıkla yaptığı gibi.
Başbakan da muhalefeti, en iyi bildiği, en iyi tartıştığı alana çekerek, meydanlarda kesin bir zafer kazanmayı başardı.
Konu biraz Siyahların istemediği alana girdiğinde, Siyah Vezir hemen sert bir hamleyle yeni bir konuyu ortaya atıp, tahtadaki inisiyatifi ele geçirmeyi başardı.

Batan fabrikaları “beceriksizlikle” suçlayan Siyah, Beyaz’ı sinirlendirip üzerine çekerken, batmayan binlerce fabrikayı da yanına çekiyordu. Hem Beyaz’ın hamlesini savuşturuyor, hem de kendi piyonlarını Vezir çıkacak şekilde düzene sokuyordu.
Beyaz bunu asla fark etmedi.
Çoban matı olmadıysa eğer, bu biraz Siyah’ın “insafıyla” ilgili gibiydi. Aslında Siyah oyunu biraz daha uzatmak istiyordu, o kadar. Kazanacağını ilk hamlelerden sonra anlamıştı. Zaten tahtadaki potansiyel güç, Siyah’ın kurguladığı bir güçtü. Aynı taktiği kullanarak Siyahla başa çıkmaya çalışan Beyaz için yenilgi kaçınılmazdı.


A. Mümtaz İdil
Odatv.com

26.03.2009 00:00

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.