16 Şubat 2011 Çarşamba

BUGÜN YAŞANAN, GELECEĞİN DE HABERCİSİDİR

Nedeni bilinmeyen sıkıntılara verilen ad huzursuzluk...
Şu sıralarda dehşetli bir huzursuzluk yaşanıyor. Farkındasınızdır. Kötü bir haberin sirensiz uyarısı...
Odatv’nin basılması gibi mesela.
Huzursuzluk tek başına olduğunda çok tehlikeli değil, ama bu geniş çaplı algılama biçimi eğer endişeye veya gerginliğe dönüşürse, işte o zaman kedini de aşan bir yıkım yaratmaya doğru hızla yuvarlanan “çığ” haline gelir.
Bugün yaşanan, geleceğin de habercisidir o yüzden...
Bu gibi durumlarda, ortalık günlük güneşlikken, insanın içinden yaşama sevinci fışkırırken, ansızın bir sıkıntının doğması çoğu kez huzursuzluğun dürtüklemesinden kaynaklanır. Aşırı enerjik olmak, yaşamı sevmek ve dört elle sarılmak bir anda bunca yaşama sahiplenmenin bir nedenle bozulacağı korkusuyla alt üst olabilir. Sürekli en üst düzeyde yaşama sarılarak, tümüyle umutlar içerisinde yaşamak mümkün olmadığından, olumlu duygular zirveye doğru tırmandıkça, içten içe huzursuzluk umudun eteklerine yapışıp aşağıya çekmeye başlar.
Huzursuzluğun en belirgin özelliği, başta da belirtildiği gibi, nedeninin bilinememesi, hatta olmamasıdır. Yakın gelecekten çok, uzak geleceğe odaklanmıştır. Aşırıya kaçtığında ise toplumu yönlendirme iddiasında olanlarda davranış bozukluklarına neden olur.
Nitekim son tablo bunu gösteriyor.
Sabah günün nedense kötü geçeceğini düşünerek uyanan huzursuz insan görünümü çiziliyor. Bu, somuta indirgenememiş bir duygu seli ve somutlaşmadığı sürece de hep var olacaktır. Ancak nedeninin ortadan kalkmasıyla yok olup gidecektir.
Bu da zor gibi...
Zincirsiz kölelik başlamıştır artık. Söylenenler yerine getirilecek, direktifler doğrultusunda hareket edilecek ve dış dünya ile tüm ilişkiler, belirtilen kanallar üzerinden gerçekleşecektir.
Olacaklar bir yazgıdan ibarettir ve değiştirmeye kalkmanın hiçbir anlamı yoktur. Kişi kendine, ne yaparsa yapsın dış dünyayı değiştiremeyeceği ilkesini ilke edinmiştir.
Yaban ördeği sevinci aşılanmıştır artık: “Hem yürüyebiliyor, hem uçabiliyor, hem de yüzebiliyorum. Düşünmeme gerek yok!”
Oysa bilmez ki, tüm yaşananlar düşünme eksikliğindendir; Superman olduğunu sansa bile...

Mümtaz İdil
Ankara Temsilcisi

Odatv.com

16.02.2011 13:28

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.