29 Ekim 2010 Cuma

FİDEL BENİM ARKADAŞIM

Fidel Castro bir köyü ziyareti sırasında, küçük bir çocukla karşılaşır.
“Burnunu kaptırmadan” çocuğun yanına yanaşıp, başını okşayarak:
“Söyle bakalım,” der. “Büyüyünce ne olmayı düşünüyorsun?”
“Doktor...”
“Güzel. Peki, doktor olmanı kim istiyor. Annen? Baban?”
“Hayır. Fidel...”
“Hangi Fidel?”
“Kurtarıcımız Fidel...”
“Sen Fidel’i tanıyor musun?”
“Tabii... Fidel benim en yakın arkadaşım.”
Çocukların gönlünde böylesine büyük taht kuran kaç lider vardır dünyada?
Bu, “karga kovalayan”, boş vakit buldukça kafayı çeken, oyuncağı “Savarona” için ter ter tepinen bir lider “tiplemesi”nin ötesinde bir anlatımdır.
Playboy gibi “Emre Aköz”vari bir derginin ilk sayısında çıkmıştır Fidel’in bu hikayesi...
Sümerbank’ı, Etibank’ı, limanları, sosyal güvenlik kuruluşları, üniversiteleri ile sıfır noktasından yola çıkan cumhuriyetin bugünlere geldiği noktada, dönüp geriye bakıldığında hala tükenmeyen insani değerlerin varlığı, bu ülkenin “dibe vurmadığı”nın göstergesidir.
Bu anlamlı günde elbet yazacak çok şey var.
Binlerce şey... Yıkılan değerlerden, küllerinden yeniden doğmaya çalışan aydın kitlelere kadar bir çok anlatılacak olay, olgu, birikim...
Şu çok önemli ama: Bu ülke bir dirençten doğdu ve bunu yok etme olanağı pek yok. Karşı devrimciler için meydanın boş olmadığı ortaya çıktı, telaş bundan.
Cumhuriyet değerlerinin yıkılması için el birliğiyle çalışan kitleler, “pabucun pahalı” olduğunu gördüler.
Ali Rıza Aydın’ın yazısında belirttiği gibi, onların elinde tarifi kolay bir beyaz süt tanıtımı var. Söyleyecek sözleri kalmadı.
Ama sütün siyah olduğunu söyleyecek binlerce insan bugün cumhuriyet coşkusuyla yeniden kalemlerine sarılmış durumda.
Bu umutla Odatv olarak tüm değerlerimize, topraklarımıza, insanımıza sahip olan aydınlarımızın, okurlarımızın, yorumcularımızın ve gönlü cumhuriyetten yana olanların bayramını kutlarız.

Mümtaz İdil
Odatv.com

29.10.2010 11:55

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.